Konferansı tertip edenler dün bizi tavırlarımızı açıkça ortaya koymaya davet etmişlerdi, bunu bugün de Sürekli Devrim Kolektifi adına yapmaya çalışacağım.
Rus emperyalist devleti, Ukrayna’yı tekrar sömürgeleştirmek için bir harp başlatmıştır. Yakın geçmişteki düşüşünden evvel Prigojin ve gelecek düşüşünden evvel Putin, bir mevzuda hemfikir idiler: eski zamana geri dönmek gerekir, 1917 ihtilalinden evvelki zamana, Sovyetler Rus emperyalizminin eski sömürgelerinin ayrılma hakkını tanıma kararından evvele. Evet, Lenin birçok kez Çar Rusya’sının geri kalmış ve feodal unsurlarına rağmen emperyalist bir kuvvet olduğunu yazmıştır.
Günümüze dönelim. Konferans tertipçileri başında bir kararname kabul edilmemesi icap ettiğini söylemişler, bunu bugün de tekrar etmişlerdir. Ukrayna veya Rusya’da kadın veya erkek bir emekçi, temmuz ayında Milan’da 24 delegasyonun iştirakiyle beynelmilel bir toplantı olduğunu öğrenirse, soracağı sual şu olacaktır: ne karar verdiniz?
O zaman tüm bu delegelerin, temsil ettikleri tüm teşkilatların şu cevabı vermeleri gerekecektir: “hiçbir şey!”.
İştirakçilerin Ukrayna ve Rusya emekçilerine şu cevabı vermeleri icap edecektir: “Dünyanın vaziyeti mevzusunda bakış açısı alışverişi yapmanın hoşumuza gittiğine karar verdik. İşin sonunda bu, bombardımana uğramayan bir ülkede olmuştur, sözde özel askeri operasyonu tenkit etme cüretini gösterenlerin gözaltına alınıp hüküm giymedikleri bir ülkede olmuştur”.
Bu toplantı, tertip edenlere göre dünya proleterlerine şunu söylemelidir: “Ukrayna ve Rusya emekçileri, acil bir şey yoktur! Bunun ispatı, 6 ay sonra veya 12 ay sonra tekrar buluşacak olmamızdır…”.
İfade edilen derin uzaksamaları reddetmiyoruz. Mesela, bazı delegeler için Rusya emperyalist bir kuvvet değil ve Çin hâlâ dejenere bir işçi devleti. İstemeyerek en komik olanlar, İtalya milletini Avrupa Birliği’ne karşı müdafaa etmek gerektiğini fakat kendisini bombalayan ve işgal eden Rus devletine karşı Ukrayna için bunun geçerli olmadığını bile izah etmişlerdir.
Başkaları için, ya tüm harpler kınanmalıdır, hangisi olursa olsun, ya da ilerici bir harp mümkün değildir. Milli mesele artık geçerli değildir çünkü işçi sınıfı her yerde ekseriyettedir.
Hem toplantı salonuna Lenin’in bir portresini koyup hem de onun 1914 ila 1915 senelerindeki diyalektiği derinleştirmesini bir kenara itip mekanik düşünceye geri dönemeyiz.
Genel olarak demokratik talepleri, özel olarak da Lenin’in tüm hayatı boyunca çok büyük önem verdiği ezilen halkların haklarını bir köşeye bırakamayız. Şu çizgide kalamayız: “Doğrudan sınıf mücadelesinin arılığına yer açın. Yaşasın sadece azami programın teselli edici basitliği!”.
İhtilalci mağlubiyetçilik, Fransa’ya, İtalya’ya, Almanya’ya, Japonya’ya, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Çin’e, Rusya’ya… uygulanır, ki bunlar emperyalist kuvvetlerdir. İhtilalci mağlubiyetçilik, Filistin veya Ukrayna için geçerli değildir!
Birinci Cihan Harbi esnasında İrlanda’da Britanya baskınlığına karşı isyan etmek haklıydı, her ne kadar bu Alman emperyalizminin işine geliyormuş gibi dursa da. İrlandalı isyancıların Almanya nezdinde silah elde etme hakları vardı ve buna teşebbüs ettiler. Buna sadece emperyalist Britanya devletinin donanması mani olmuştur.
Ve bugün, Ukrayna’nın kendini müdafaa etme ve kendisini sömürgeleştirmek isteyen Rusya’dan ayrı kalma hakkı vardır. Buna karşı çıkmak, fiiliyatta emperyalist Rus burjuvazisine hizmet etmek manasına gelir. Buna karşı çıkmak, proleter ihtilalin gelişini yaklaştırmamaktadır, aksine proletarya üzerinde muhalefet partileriyle grevleri yasaklayan Zelenski’nin kontrolünü kolaylaştırarak uzaklaştırmaktadır.
Hakikatte, İkinci Cihan Harbi esnasında Hindistan’da Britanya baskınlığına karşı isyan bayrağını açmak haklıydı, her ne kadar kısa vadede bu Japon ve Alman emperyalizmlerinin işine gelse de. Çin için Japon işgaline mukavemet etmek ve emperyalist Amerikan devletinden silah almak haklıydı.
Ve bugün, Filistin halkının yerleşimci İsrail devletine karşı kendisini müdafaa etme hakkı vardır. Buna karşı çıkmak, fiiliyatta siyonist burjuvaziye hizmet etmek manasına gelir. Buna karşı çıkmak küresel proletaryayı bir karış bile ileri taşımaz, aksine ezilenleri Hamas gibi İslamcı milliyetçilerin kollarına iter, on yıllar evvel El Fetih – FKÖ gibi Arap milliyetçilerinin kollarına ittiği gibi.
Çürüyen kapitalizm devrinde, emperyalist devirde, ihtilalin hazırlanmasında demokratik talepler her zamankinden fazla can alıcı bir rol oynar, bilhassa halkın silahlanması talebi. Bu, her türlü ezilenlerin talepleri için geçerlidir: Avrupa hudutlarından geri itilen kadın ve erkek göçmenler gibi hürce seyahat etme, nerede isterlerse orada ikamet etme hakkını müdafaa etmeliyiz, İran’da hürce giyinmek isteyen her kadının bildiği gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyinde kürtaj yaptırmak isteyen her kadının bildiği gibi, Afganistan’da öğrenim görmek isteyen her kızın bildiği gibi. Bu, tartışma ve eyleme imkan tanıyan demokratik hürriyetler için de geçerlidir, Çin, Ukrayna ve Rusya’da tüm grevcilerin bildiği gibi.
Hakiki olan, işçi sınıfının bu talepleri karşılayabilecek yegane sınıf olduğudur, ve kolektif eyleme başladığında kendisini demokratik vazifelerle sınırlayamaz ve sınırlamayacaktır.
Burada Ukrayna halkının kendi devleti olması ve kendisini müdafaa etme hakkını savunmak icap ettiği kanaatini ve aynı zamanda NATO’nun lağvedilmesi gerektiği, Rusya’ya karşı yaptırımların son bulması gerektiği kanaatini paylaşanların, Zelenski hükumetini devirmek için Ukrayna’daki lisan azınlıklarıyla işçi sınıfının tüm haklarını talep edenlerin mesuliyetleri, birbirlerine danışmak ve müşterek bir şekilde daha fazla beklemeden eyleme başlamaktır: Rus birlikleri geri çekilsin! Kahrolsun NATO!
Bunları yapmak için icap eden pratik tedbirleri almadan buradan ayrılmayalım. L5I ve UIT’yi temsil eden yoldaşların ifade ettikleri gibi, müşterek eylemlerle ihtilalci birlik için çalışalım.
Rus emperyalist devleti, Ukrayna’yı tekrar sömürgeleştirmek için bir harp başlatmıştır. Yakın geçmişteki düşüşünden evvel Prigojin ve gelecek düşüşünden evvel Putin, bir mevzuda hemfikir idiler: eski zamana geri dönmek gerekir, 1917 ihtilalinden evvelki zamana, Sovyetler Rus emperyalizminin eski sömürgelerinin ayrılma hakkını tanıma kararından evvele. Evet, Lenin birçok kez Çar Rusya’sının geri kalmış ve feodal unsurlarına rağmen emperyalist bir kuvvet olduğunu yazmıştır.
Günümüze dönelim. Konferans tertipçileri başında bir kararname kabul edilmemesi icap ettiğini söylemişler, bunu bugün de tekrar etmişlerdir. Ukrayna veya Rusya’da kadın veya erkek bir emekçi, temmuz ayında Milan’da 24 delegasyonun iştirakiyle beynelmilel bir toplantı olduğunu öğrenirse, soracağı sual şu olacaktır: ne karar verdiniz?
O zaman tüm bu delegelerin, temsil ettikleri tüm teşkilatların şu cevabı vermeleri gerekecektir: “hiçbir şey!”.
İştirakçilerin Ukrayna ve Rusya emekçilerine şu cevabı vermeleri icap edecektir: “Dünyanın vaziyeti mevzusunda bakış açısı alışverişi yapmanın hoşumuza gittiğine karar verdik. İşin sonunda bu, bombardımana uğramayan bir ülkede olmuştur, sözde özel askeri operasyonu tenkit etme cüretini gösterenlerin gözaltına alınıp hüküm giymedikleri bir ülkede olmuştur”.
Bu toplantı, tertip edenlere göre dünya proleterlerine şunu söylemelidir: “Ukrayna ve Rusya emekçileri, acil bir şey yoktur! Bunun ispatı, 6 ay sonra veya 12 ay sonra tekrar buluşacak olmamızdır…”.
İfade edilen derin uzaksamaları reddetmiyoruz. Mesela, bazı delegeler için Rusya emperyalist bir kuvvet değil ve Çin hâlâ dejenere bir işçi devleti. İstemeyerek en komik olanlar, İtalya milletini Avrupa Birliği’ne karşı müdafaa etmek gerektiğini fakat kendisini bombalayan ve işgal eden Rus devletine karşı Ukrayna için bunun geçerli olmadığını bile izah etmişlerdir.
Başkaları için, ya tüm harpler kınanmalıdır, hangisi olursa olsun, ya da ilerici bir harp mümkün değildir. Milli mesele artık geçerli değildir çünkü işçi sınıfı her yerde ekseriyettedir.
Hem toplantı salonuna Lenin’in bir portresini koyup hem de onun 1914 ila 1915 senelerindeki diyalektiği derinleştirmesini bir kenara itip mekanik düşünceye geri dönemeyiz.
Genel olarak demokratik talepleri, özel olarak da Lenin’in tüm hayatı boyunca çok büyük önem verdiği ezilen halkların haklarını bir köşeye bırakamayız. Şu çizgide kalamayız: “Doğrudan sınıf mücadelesinin arılığına yer açın. Yaşasın sadece azami programın teselli edici basitliği!”.
İhtilalci mağlubiyetçilik, Fransa’ya, İtalya’ya, Almanya’ya, Japonya’ya, Amerika Birleşik Devletleri’ne, Çin’e, Rusya’ya… uygulanır, ki bunlar emperyalist kuvvetlerdir. İhtilalci mağlubiyetçilik, Filistin veya Ukrayna için geçerli değildir!
Birinci Cihan Harbi esnasında İrlanda’da Britanya baskınlığına karşı isyan etmek haklıydı, her ne kadar bu Alman emperyalizminin işine geliyormuş gibi dursa da. İrlandalı isyancıların Almanya nezdinde silah elde etme hakları vardı ve buna teşebbüs ettiler. Buna sadece emperyalist Britanya devletinin donanması mani olmuştur.
Ve bugün, Ukrayna’nın kendini müdafaa etme ve kendisini sömürgeleştirmek isteyen Rusya’dan ayrı kalma hakkı vardır. Buna karşı çıkmak, fiiliyatta emperyalist Rus burjuvazisine hizmet etmek manasına gelir. Buna karşı çıkmak, proleter ihtilalin gelişini yaklaştırmamaktadır, aksine proletarya üzerinde muhalefet partileriyle grevleri yasaklayan Zelenski’nin kontrolünü kolaylaştırarak uzaklaştırmaktadır.
Hakikatte, İkinci Cihan Harbi esnasında Hindistan’da Britanya baskınlığına karşı isyan bayrağını açmak haklıydı, her ne kadar kısa vadede bu Japon ve Alman emperyalizmlerinin işine gelse de. Çin için Japon işgaline mukavemet etmek ve emperyalist Amerikan devletinden silah almak haklıydı.
Ve bugün, Filistin halkının yerleşimci İsrail devletine karşı kendisini müdafaa etme hakkı vardır. Buna karşı çıkmak, fiiliyatta siyonist burjuvaziye hizmet etmek manasına gelir. Buna karşı çıkmak küresel proletaryayı bir karış bile ileri taşımaz, aksine ezilenleri Hamas gibi İslamcı milliyetçilerin kollarına iter, on yıllar evvel El Fetih – FKÖ gibi Arap milliyetçilerinin kollarına ittiği gibi.
Çürüyen kapitalizm devrinde, emperyalist devirde, ihtilalin hazırlanmasında demokratik talepler her zamankinden fazla can alıcı bir rol oynar, bilhassa halkın silahlanması talebi. Bu, her türlü ezilenlerin talepleri için geçerlidir: Avrupa hudutlarından geri itilen kadın ve erkek göçmenler gibi hürce seyahat etme, nerede isterlerse orada ikamet etme hakkını müdafaa etmeliyiz, İran’da hürce giyinmek isteyen her kadının bildiği gibi, Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyinde kürtaj yaptırmak isteyen her kadının bildiği gibi, Afganistan’da öğrenim görmek isteyen her kızın bildiği gibi. Bu, tartışma ve eyleme imkan tanıyan demokratik hürriyetler için de geçerlidir, Çin, Ukrayna ve Rusya’da tüm grevcilerin bildiği gibi.
Hakiki olan, işçi sınıfının bu talepleri karşılayabilecek yegane sınıf olduğudur, ve kolektif eyleme başladığında kendisini demokratik vazifelerle sınırlayamaz ve sınırlamayacaktır.
Enternasyonalizm sadece pratikle var olur.
Arjantin burjuva devletinin Jujuy bölgesinde yaptığı baskıya karşı çağrıyı tabii ki imzalıyoruz.Burada Ukrayna halkının kendi devleti olması ve kendisini müdafaa etme hakkını savunmak icap ettiği kanaatini ve aynı zamanda NATO’nun lağvedilmesi gerektiği, Rusya’ya karşı yaptırımların son bulması gerektiği kanaatini paylaşanların, Zelenski hükumetini devirmek için Ukrayna’daki lisan azınlıklarıyla işçi sınıfının tüm haklarını talep edenlerin mesuliyetleri, birbirlerine danışmak ve müşterek bir şekilde daha fazla beklemeden eyleme başlamaktır: Rus birlikleri geri çekilsin! Kahrolsun NATO!
Bunları yapmak için icap eden pratik tedbirleri almadan buradan ayrılmayalım. L5I ve UIT’yi temsil eden yoldaşların ifade ettikleri gibi, müşterek eylemlerle ihtilalci birlik için çalışalım.