Harpler veya suç ağları sebebiyle, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde, Çad’da, Haiti’de, Libya’da, Birmanya/Myanmar’da, Nijerya’da, Sudan’da, Ukrayna’da… kadınlar kitlesel olarak cinsel şiddete maruz kalmaktadırlar.
Ekonomik açıdan ileri ve kendilerini “eşitlik” ve “demokrasi” yanlısı olarak gösteren ülkelerde, kadınlar birçok eşitsizliğe maruz kalmaktadırlar. Almanya’da, tam zamanlı çalışan kadınlar erkek meslektaşlarının maaşlarının sadece %86’sını, Japonya’da sadece %60’ını kazanmaktadırlar. Çin’de emekçi kadınlar için ayrımcılık ve aile içi şiddet mevzularında şikayette bulunmak imkansızdır. Hint devleti, her gün meydana gelen cinsel tacizlere hatta tecavüzlere hoşgörü göstermektedir.
Her yerde, gerici ruhban sınıfları, faşist gruplar, faşizme kayan partiler işçileri bölmek için, kadınlar tarafından kazanılan hakları iptal etmek için ve onları ataerkil boyunduruğa tabi bırakmak için birleşmektedirler. Amerika Birleşik Devletleri’nde, Hrıstiyan Kiliseler kürtaj hakkına karşı seferberlik yürütmektedirler. Kürtaj, artık birçok eyalette yasaklanmıştır. Zuckerberg (Meta/Facebook…) artık “erkek enerjisini” methetmekte ve Trump tarafından bakan olarak atanan Musk (X/Twitter, Tesla, SpaceX…) senelerden beri herkese açık bir şekilde kadınlar, eşcinseller ve trans bireyler hakkında müstehcen ve küçük düşürücü şakalar yapmaktadır. Rus devleti, aile içi şiddeti suç olmaktan çıkarmıştır ve kürtaj hakkına mani olmaktadır. Ukrayna hakkında, mafyacı Putin 7 şubat 2022 tarihinde şunları söylemiştir: “Hoşuna gitse de, gitmese de, buna katlanmak mecburiyetindesin güzelim”.
Afganistan’da, (Amerika Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan ve Pakistan tarafından 1980’li senelerde kurulmuş bir Peştu hareketi olan) Taliban hükumeti, kadınlara karşı 100’den fazla kararname yayınlamıştır. Kırsal kesimde, bunun neticesi fakir köylülerin küçük kızlarının zengin köylülerin, derebeylerinin veya ruhban sınıfının şehvetine teslim edilmesidir; kentlerde Taliban hükumeti kadınlara istihdamı, eğitimi ve eğlenceyi yasaklamaktadır.
Suriye’de, Rojava kadınları Türk ordusunun ve onun İslamcı Milli Suriye Ordusu isimli yardımcılarının tehdidi altındadırlar. Diğerleri, bilhassa Arap Alevileri azınlığına mensup kadınlar, İslamcı HTŞ iktidarına karşı ihtiyatlıdırlar.
İran’da baskı, bilhassa etnik azınlıklara ve işçi sınıfına mensup kadınlara tesir etmektedir. Basra Körfezi’nin selefi hanedanlarında kadınlar hukuki eşitsizliğe ve vesayete maruz bir durumdadırlar, aynı zamanda burjuva kadınlara ev işçisi olarak hizmet eden gurbetçi kadın emekçiler her türlü haktan yoksundurlar.
Kadınların boyun eğmeye mecbur kalmaları toplumun sınıflara bölünmesi sebebiyle daha da kötüleşmiştir. Dinlerin hepsi ataerkilliği ve cinsiyete dayalı eşitsizliği haklı gösterir. Sömüren sınıfların (köleciler, asiller, kapitalistler…) kadınlarını da kapsayan baskı, en çok sömürülen sınıfların (köleler, serfler, proleterler) kadınlarına tesir etmektedir. Baskın sınıfların kadınları çalışma mecburiyetinde değilken ve eğlenceye erişebilirken, ezilen sınıfların kadınları çift kısıtlamaya maruz kalmaktadırlar: sömürülen erkekler gibi sömürenler için çalışmak zorundadırlar, ayrıca ev işlerinin en büyük kısmı ve çocuklarla ihtiyarlara bakımla da mesuldürler.
Tüm ezilenler gibi kadınlar da mukavemet etmekte, isyana gitmektedirler. Baskın sınıflarda kadınlar, egemen, bilgin, başrahibe, müteşebbis vs. olarak kendi vaziyetlerini diğer eşitsizlikleri sorgulamadan iyileştirmektedirler. Alt sınıflarda ise, eşleriyle müzakere yapmakta ve sömürülenlerin mücadelelerine kitlesel ölçekte iştirak etmektedirler, 1789 ila 1792 senelerindeki Fransa ihtilali, 1791 ila 1804 senelerindeki Saint-Domingue/Haiti ihtilalinde olduğu gibi…
Kapitalizm, cinsiyete dayalı baskıyı miras almış ve bazen bunu kuvvetlendirmiştir. Fakat aynı zamanda bunu sonlandırmanın temellerini de atmaktadır: bir yandan doğurganlığın kontrolünü sağlayan ve ev işlerinin bir kısmını otomatikleştirmeye imkan tanıyan bilim ve tekniğin gelişmesiyle…; diğer yandan menfaati eski düzeni devirmek ve yokluk ve her türlü baskıdan kurtulmuş bir toplum kurmak olan işçi sınıfını oluşturmasıyla.
Bu tarihi vazife, proleter kadınların her iki cinsiyete açık teşkilatlarda (meclisler, sendikalar, ihtilalci partiler, konseyler) ve kendi seçimlerine bırakılan yapılar halinde (1871 senesinde Paris komününde kadın kulüpleri ve Kadınlar Birliği, 1907 senesinde 8 mart gününü başlatan Kadınların Sosyalist Enternasyonali ve 1919 senesinde SSCB’de Bolşevik parti tarafından kurulan fakat 1930 senesinde Stalin’in lağvettiği Jenotdel gibi…) seferberliğini gerektirir.
İşçi partisiyle elele yürüyerek, kadın emekçiler mücadelenin tüm zorluklarını ve tüm fedakarlıklarını paylaşmaya hazırdırlar, fakat zaferden sonra tüm haklarını almaya son derece kararlıdırlar. (Klara Zetkin, temmuz 1889)
İnsanlığın çevresinin muhafazası burjuva “çevreci” partilere emanet edilemeyeceği gibi, kadın emekçilerin özgürleşmeleri ne burjuvazinin kadın yöneticileri (İtalya’da Meloni, Danimarka’da Frederiksen, Kuzey İrlanda’da O’Neill, Meksika’da Sheinbaum…), ne de bütün kadınları bütün erkeklerin karşısına dikmek isteyen burjuva veya küçük burjuva kadınların elindeki “feminist” hareketler tarafından yürütülebilir.
Şayet kadın işçiler, maaşlı çalışanlar, hizmetçiler, fakir köylü kadınlar, öğrenciler… sömürenlere ve onların siyasi temsilcilerine bir sıçrama tahtası olarak hizmet etmek istemiyorlarsa, onlarla ilişkilerini kessinler! Burjuva devletlerden ve onların Birleşmiş Milletler’inden, kapitalist partilerden ve sınıflar arası kadın derneklerinden bağımsız teşkilatlar kurmalı veya muhafaza etmeliyiz.
Fakat komünistler tam bir program ileri sürerler: “ilerici” partilerin veya “feminist” hareketlerin şu veya bu somut tedbir için pratikte, hakikaten mücadele etmek maksadıyla bize iştirak etmelerinin önünde hiçbir mani yoktur.
Bütün ülkelerde kadınların hukuk önünde tam eşitliği tesis edilsin. Din ile devlet tamamen ayrılsın; ruhban sınıflarına hiçbir kamu finansmanı sağlanmasın.
Hamile kadınlar için iş güvencesi ve annelik izni sağlansın. Güvencesiz işlere son. Erkekler ve kadınlar arasında tam maaş eşitliği tesis edilsin. İşsizlik ortadan kalkana dek mesai süresi düşürülerek ve maaşlar muhafaza edilerek istihdam erkek ve kadın emekçiler arasında paylaştırılsın.
Tüm kadın emekçiler için onurlu ve erişilebilir fiyatlı konut sağlansın, bilhassa ev içi şiddetten kaçan veya çocuklarını tek başına büyüten kadınlar için.
Enflasyon sebebiyle kaybedilen satın alma gücü otomatik olarak telafi edilsin. Tüm kadın emekçilerin onurlu bir hayat sürebilmelerine imkan tanıyacak maaş, sosyal yardım ve emekli maaşı tesis edilsin, buna kocaları için çalışan (köylüler, esnaf, vs.) veya maaşlı çalışmadan doğum yapmak ve çocuk büyütmek için dışlanmış kadınlar da dahil edilsin.
Özel klinikler, huzurevleri ve kapitalist bakım hizmetlerine el konulsun. İşe gitme, işten gelme, çocuk, hasta ve bağımlı hastaların bakımını kapsayan kaliteli ve bedava kamu hizmetleri tesis edilsin.
Okullardan her türlü din derhal çıkarılsın. Tek, laik, bedava, karma ve kamu eğitim sistemi kurulsun. Eğilimleri ne olursa olsun partnerlerin rızalarına, cinsel hürriyete ve aşka dayalı bilimsel cinsellik eğitimi verilsin.
Her türlü cinsel sakatlama yasaklansın. Kamu sağlık sistemi tarafından karşılanacak hür ve bedava doğum kontrolü ve kürtaj hizmetleri tesis edilsin. Evrensel, laik ve bedava sağlık sistemi kurulsun. Kadınlara özel hastalıklar dikkate alınsın ve uygun tedaviler sağlansın. Periyodik korumalar bedava olsun.
Muhabbet tellallığı yasaklansın ve cezalandırılsın. Başkası için hamilelik (taşıyıcı annelik) yasaklansın.
Kadın ve erkek emekçiler, mülteciler, tahsiline devam eden gençler için devlet hudutlarını hürce ve emniyetle katetme özgürlüğü sağlansın.
Kadınların cinsiyetçi şiddete karşı öz müdafaası tesis edilsin. Cinsiyetçi adalete son, bütün gerici hakimler tasfiye edilsin. Kadın ve erkek emekçilerin konseyleri tarafından seçilen ve vazifeden alınabilen demokratik ve cinsiyetçi olmayan bir adalet sistemi kurulsun.
Filistin’de siyonist, Panama, Ukrayna veya Grönland’da Amerikalı, Ukrayna’da Rus, Sincan’da Çin, Keşmir’de Hintli sömürgeciliğe karşı çıkılsın.
Militarizme son, emperyalist askeri ittifaklar lağvedilsin (NATO, AUKUS, CSTO…), daimi ordular lağvedilsin, halkın kadın ve erkekleri silahlansın.
Kadınların gelecekteki ihtilalci işçi enternasyonali ile irtibatlı küresel komünist teşkilatı kurulsun.
Sınıfsız, sömürüsüz, baskısız küresel komünizme ilk adımı teşkil edecek erkek ve kadın emekçilerin hükumeti her ülkede kurulsun.
Sürekli Devrim Kolektifi (Arjantin, Avusturya, Fransa, İspanya, Türkiye)