İsrail, Lübnan, Suriye ve İran’dan elini çek! Gazze’deki soykırıma son!

      İsrail, Lübnan, Suriye ve İran’dan elini çek! Gazze’deki soykırıma son! için yorumlar kapalı

Lübnan’a karşı İsrail’in 3. harbi

17 eylül 2024 tarihinde Lübnan’da binlerce çağrı cihazının infilakıyla başlayan terörist operasyon, birkaç gün içinde İsrail ordusunun büyük çaplı taarruzuna dönüşmüştür. Cep telefonlarını takip eden insansız hava araçları saldırılarını daha zor hale getirmek için Hizbullah tarafından satın alınan çağrı cihazları, İsrail istihbarat teşkilatları tarafından tuzaklanmıştı. En az 397 kişi ölmüş ve 3000 kişi yaralanmıştır, ki bunların birçoğu çocuktur. 19 eylül tarihinden itibaren İsrail hava kuvvetleri saldırılarını devasa şekilde arttırmıştır. Hedefler hem Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah konumları, hem de Dahiye banliyösü gibi Beyrut kentinin yoğun nüfus bulunan yerleşim bölgeleri olmuştur. Hizbullah komutanlarını hedef almak, sivil mahalleleri bombalamak için bahane oluşturmuştur. 30 eylül tarihinde istila başlamıştır.

1,2 milyona yakın Lübnanlı İsrail bombardımanlarından kaçmak mecburiyetinde kalmıştır. 13 ayda İsrail 3823 Lübnan’lıyı öldürmüştür, ki bunların büyük ekseriyeti sivillerdir.

Lübnan, Avrupalı emperyalizm tarafından kurulan dini ve suni bir devlet

Bu saldırılar, Gazze ve Batı Şeria’daki suçlar engelsiz devam ederken İsrail’in bölgedeki askeri baskınlığını genişletme maksadını taşıyan daha büyük bir stratejinin bir parçasıdır. Orta Doğu’da devam eden ihtilaflar, bölgenin sömürge geçmişine dayanır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından Sykes-Picot Antlaşmaları, Suriye ve Lübnan’ı Fransız emperyalizmine tabi bırakmıştır. Sözde demokratik ve laik Fransız 3. Cumhuriyeti, Suriye ile Lübnan’ı ayırmış, Lübnan’da Hrıstiyan Maroni burjuvazisini lehine hareket etmiştir ve böylece ihtilafları dini kriterlere göre derinleştiren sekter bir sistem kurmuştur. Anayasada Hrıstiyanlar ile Müslümanlar arasında oransal bir sistem kurumsal bir hale getirilmişti ve bu, 1943 istiklalinde tekrar ayarlanmıştır. Parlamentoda temsilciler arasındaki oran, altı Müslüman için beş Hrıstiyan şeklinde idi. Fakat demografik değişiklikler sebebiyle 1970’li senelerde Maroni Hrıstiyanların toplam nüfustaki oranı %40 değerine düşmüştür.

İsrail sömürgeci ve savaşçıdır

İsrail’in 1948 senesinde kurulmasıyla, vaziyet daha da kötüleşmiştir. Filistinlilerin aleyhine kurulan siyonist devlet sadece batılı emperyalist kuvvetlerin hizmetinde bir araç olmakla kalmayıp, hegemonya ihtirası olan özerk bölgesel bir aktör olmuştur. Yüzbinlerce Filistinlinin yerlerinden edilmeleri komşu ülkeleri zora sokmuştur. Lübnan’da, mülteci kampları hassas sekter düzeni daha da zayıflatmıştır, çünkü Maroni elit Filistinlileri bir tehdit olarak değerlendirmekte ve vatandaşlığı sadece Hrıstiyan mültecilere vermekteydi.

Kurulduğundan beri İsrail, askeri kuvvete ve toprak açısından yayılmacılığa dayılı saldırgan bir dış siyaset uygulamaktadır. 1940’lı senelerden itibaren, siyonist yöneticiler Lübnan’ı işgal projelerini tartışmaya başlamışlardı bile. 1950’li ve 1960’lı senelerde, Baasçı veya Nasırcı sosyalist gösterişli Arapçılığın genişlemesi (Cezayir, Mısır, Irak, Libya, Filistin Kurtuluş Örgütü FKÖ, Suriye…) ve SSCB ile ittifakı, Amerikalı emperyalizm ve siyonist yerleşimci devlet arasındaki ilişkilerin kuvvetlenmesine yol açmıştır.

Britanyalı emperyalizmin müttefiği Ürdün Haşimoğulları Krallığı, 1970 senesinde FKÖ’yi ülkeden kovduğunda (“kara eylül”) ve FKÖ yönetimi karargahını Beyrut’a aktardığında, Lübnan’daki siyasi kriz doruk noktasına ulaşmıştır. İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen gerici ve faşist milisler (Pierre Gemayel’in Lübnanlı falanjistleri) 1975 senesinde Filistinlilere saldırmıştır, baba Esad’ın Suriye’sinin 1976 senesinde yardımıyla bunu gene yapmışlardır. 1975 ila 1990 senelerinde vaziyet, Lübnan iç harbine kadar gitmiştir. İttifakları devamlı değişen çeşitli Lübnanlı gruplar arasında çatışmalar olmakla kalmayıp, Suriye ve İran gibi bölgenin burjuva devletlerin müdahaleleri de yer almıştır. Bilhassa İsrail vaziyetten istifade etmiş ve 1982 senesinde ihtilafa müdahale etmiştir. İsrail Lübnan’ı istila etmiş ve FKÖ’yü sürmüştür, aynı zamanda Suriye etkisini sağlamlaştırmıştır. İşgalci siyonist kuvvetin koruması ve desteğiyle, falanjist milisler 16 ila 18 eylül 1982 tarihlerinde Sabra ve Şatila mülteci kamplarında binlerce Filistinliyi öldürerek sivil katliamı gerçekleştirmiştir.

Lübnan’da İsrail’in yeni harbi, daha geniş bir bölgesel strateji bağlamında icra edilmektedir. Likud hükumeti ve bazı ırkçı partiler, 7 ekim 2023 saldırısını Filistinlilerin etnik temizliğinde ilerlemek, Lübnan’da Hizbullah ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ne saldırmak ve İran’ı zayıflatmak için bir fırsat olarak ele almıştır. İsrail tarafından Birleşmiş Milletler kararlarının reddi, Lübnan’da UNIFIL üslerine saldırılar mühim bir yükseliş manasına gelmektedir. İsrail hükumeti bölgesel kuvvet olma isteğini, İkinci Cihan Harbi sonrası karşı devrimci statükoyu muhafaza etmek için emperyalist kuvvetler ile Stalinist Sovyetler Birliği’nin kurdukları tüm hukuki standartların üzerinde tuttuğunu ispat etmiştir. Fakat Amerika Birleşik Devletleri, Büyük Britanya, Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya… İsrail’in yaptıklarını müdafaa olarak haklı çıkarmakta ve ona doğrudan askeri destek vermektedirler.

Hizbullah, burjuva ve dinci ordu-parti

Siyonist suçlara tepki olarak ve İran’daki muzaffer karşı devrimin etkisinde, Hizbullah (Allah partisi) 1982 senesinde kurulmuştur. Her ne kadar daha evvel 1985 ila 1988 senelerinde Filistinlilere saldıran Şii dini grupta kökleri bulunan Emel Hareketi mevcut olsa dahi, Hizbullah İranlı mollaların desteğiyle Şii tarafta üstünlüğü ele alabilmiştir. Bu, onun milisleri kurmasına ve fakir Şii nüfus dahilinde sosyal yardım ağı oluşturmasına imkân vermiştir.

İsrail ordusuyla silahlı çatışmalarda bulunan Hizbullah, 2000 senesinde İsrail’in geri çekilmesinin ardından Şii’lerle sınırlı kalmayan bir popülerlik elde etmiştir. Fakat Hizbullah’ın 2012 senesinden itibaren oğul Esad’ın diktatör ve işkenceci rejimini desteklemek için Suriye’de müdahalede bulunması aksi bir etki yaratmıştır. Ayrıca, burjuva devletle bütünleşen Hizbullah, 2019 senesinde orman yangınları skandalı ve 2020 senesinde Beyrut limanındaki infilak sebebiyle itimat kaybına uğramıştır. 2019 ila 2020 senelerindeki çok dinli fakir nüfusun gösterileri, burjuva ordunun baskısına maruz kalmıştır, aynı zamanda Emel ve Hizbullah’ın kınamalarına hâttâ saldırılarına uğramıştır.

8 eylül 2023 tarihinden beri Gazze’de başlayan soykırıma rağmen Hizbullah, İsrail ordusuna karşı büyük çapta bir operasyon başlatmamıştır. Birkaç roket fırlatmasıyla yetinmiştir.

Sömürgeci devletin yıkılması ve Orta Doğu’nun sosyalist birleşmesi için

26 kasım tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa’nın baskısıyla İsrail, siyasi açıdan bölünmüş ve askeri açıdan zayıflamış Hizbullah ile bir ateşkes anlaşması imzalamıştır. Her ne kadar Lübnan nüfusuna bir nefes alanı açılmış olsa da bu, ne UNIFIL ve burjuva Lübnan ordusunun aczini ne de siyonist devletin savaşçı tabiatını değiştirebilir.

Ne Maroni burjuvazisi, ne de onunla suni bir devlette toprak ve iktidar paylaşımında bulunan Şii burjuvazi Lübnan işçi sınıfına ve Filistin halkına bir çözüm sunmaktadır.

Sadece Sosyalist Orta Doğu Devletler Federasyonu emperyalizm ve siyonizm tarafından oluşturulan harpler, sürgünler ve baskı döngüsünü kırabilir.

Lübnan, Suriye, Batı Şeria, Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye, Irak, İran, İsrail’deki işçi sınıfı, dini ve etnik bölünmelerden bağımsız olarak birleşmelidir. Filistinlilerin sömürgeci devleti lağvetme hakkını müdafaa etmelidir. Ezilen milletlerin, bilhassa Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını talep etmelidir. İranlı işçilerin, emekçi köylülerin, öğrencilerin ve kadınların mollaların rejimine karşı o devrilene dek ve yerine kadın ve erkek emekçilerin hükumeti gelene dek mücadelelerini desteklemelidir.

Siyonist işgale karşı, emperyalist müdahalelere karşı ve gerici ruhban sınıflarına karşı mücadele, proletaryanın öncülerinin ihtilalci bir işçi enternasyonali kapsamında enternasyonalist ve ihtilalci komünist işçi partileri kurmak için Arapçılıkla, İslamcılıkla, siyonizmle ilişkilerini kesmelerini gerektirir.

İsrail birlikleri Lübnan’dan derhal geri çekilsin, Lüban’daki bombardımanlara son!

Mısır ve İsrail’in ablukasına son, İsrail tarafından Gazze ve Batı Şeria’daki bombardımanlara ve işgale son!

İsrail’in Suriye, Irak ve İran’daki terörist operasyonları durdurulsun!

Tüm hudutlar Gazze ve Lübnan mültecilerine açılsın!

Sürülen kişiler ve aileleri için geri dönüş hakkı tanınsın!

Demokratik, çok etnik gruplu, iki lisanlı ve laik Filistin! Filistin’de işçi ve köylü hükumeti kurulsun!

Orta Doğu’ya gönderilen emperyalist donanmalar geri çekilsin! Bölgedeki tüm ecnebi askeri üsler kapatılsın!

Batılı emperyalist ülkelerde İsrail’e silah teslimatına karşı ve İsrail ile her türlü askeri işbirliğine karşı birleşik işçi cephesi!

Tüm Orta Doğu’da imalatta ve kaynakların kullanımında işçi kontrolü tesis edilsin!

Sosyalist Orta Doğu Federasyonu!

27 kasım 2024

Sürekli Devrim Kolektifi (Arjantin, Avusturya, Fransa, İspanya, Türkiye)