Kapitalistler dünyayı paylaşırlar, ve bu paylaşım sermayeleri ile orantılıdır, her birinin kuvvetine göre… Ancak güçler, ekonomik ve siyasi gelişmeler ile beraber değişir. (Lenin, Emperyalizm, 1916, 5. bölüm)
Doğu Akdeniz’deki enerji stoklarının yağmalanması için büyük bir rekabet boy göstermektedir. Bu rekabet Doğu Akdeniz’den, Orta Doğu’ya ve son olarak Ege Denizine varan geniş bir alanda büyük bir savaşın zeminini hazırlamaktadır. İsrail, Filistin açıklarındaki gaz rezervlerini kullanmaya başlamıştır, bu da onu Lübnan ile karşı karşıya getirmektedir. Suriye ve Libya’da Rusya’ya karşı sıkışan Türkiye yeni enerji kaynakları için Ege denizine yönelmiştir. Emperyalist kapitalist sistem, sürekli kriz, yoksulluk, ve savaşa yol açar. O yüzdendir ki Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Fransa arasında ki gerginlik salt bir diplomatik krize indirgenemez. Askeri tatbikatlar savaşın alarm zillerinin çalmasıdır. Türkiye ile Fransa ve Yunanistan arasında sıcak bir savaş ihtimali artmaktadır, halbuki bu üç ülke tarihte Amerikan hegemonyası altında kurulan NATO’ya mensupturlar.
İmalat araçlarının özel mülkiyeti var oldukça emperyalist savaşlar mutlak şekilde kaçınılmaz olacaktır. (Lenin, Emperyalizm, 1920 senesi basımının önsözü)
Türk ve Fransız savaş gemileri birbirlerine Libya açıklarında meydan okumaktadır. Erdoğan, Türk kıyılarına yakın Yunan sularında petrol ve gaz arama gemilerini korumak için Türk donanmasını göndermişken Macron, Fransız donanmasını Miçotakis’in donanmasıyla aynı bölgede tatbikat yapması için göndermiştir.
Bu rekabet Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan veya Fransa emekçilerinin rekabeti değildir. Çünkü emekçilerin bu savaştan bir çıkarı yoktur. Bu savaş, çıkarsa, küresel burjuva sınıfının fraksiyonları arasında bir savaş olacaktır.
Yunanistan işçi sınıfı on yıl boyunca derin bir ekonomik buhran içinde yoksulluk ve işsizliğe mahkum olmuştur. Türkiye işçi sınıfı da iki yıldır derin ekonomik kriz ve ağır devlet baskısı altında nefes alamaz düzeye getirilmiştir. Olası bir savaşla daha fazla devlet baskısı olacak, “kendi” burjuvazilerinin çıkarları için her iki ülkenin emekçileri ölmeye öldürmeye gönderilecektir. Burjuvazinin enerji kaynaklarını sahiplenme savaşı iki ülkenin emekçilerine yoksulluk, sefalet, ölüm ve yıkım olarak dönecektir. Milliyetçilik ve şovenizmi kullanarak Türkiye ve Yunanistan halkları birbirine düşman ilan edilmekte, bu savaş için emekçi kitlelerde rıza üretilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye, Yunanistan ve Fransa işçi sınıfının baş düşmanları kendi burjuvazileridir. Onları sömürü, açlık, yoksulluk, savaş ve yıkım sürecine sokan bizzat kendi burjuva devletleridir. Bu kaderi değiştirme kudretine sahip tek güç bu üç ülkenin işçi sınıfıdır. Bunun için savaşa karşı sınıf savaşı şiarıyla Türkiye, Yunanistan ve Fransa işçi sınıfının enternasyonal bir teşkilatlanmaya girmesi zorunluluktur.
- Savaşa karşı sınıf savaşı!
- Halkların savaşına sınıfların barışına hayır!
- Esas düşman kendi burjuva devletindir. Öfkeni ve silahlarını kendi burjuva devletine çevir!
- İster haç, ister hilalli olsun, milliyetçiliğe ve sosyal yurtseverliğe karşı enternasyonalizmin kızıl bayrağını yükseltelim!
- Türkiye ve Yunanistan NATO’dan çıksın! Tüm işgalci güçler (Türkiye, Yunanistan, NATO) Kıbrıs’dan defol!
- Yaşasın birleşik Kıbrıs!
- Aşırı büyümüş ordular lağvedilsin, yerine halkların silahlanması gelsin! Atina, Ankara ve Paris başkentlerinde emekçilerin hükumeti kurulsun! Akdeniz Sosyalist Federasyonu kurulsun!
Groupe marxiste internationaliste (Marksist Enternasyonalist Grup)/Fransa
Patronsuz Dünya/Türkiye
–>