Hudutlar açılsın ! Herkes için dolaşım ve ikamet hakkı !

      Hudutlar açılsın ! Herkes için dolaşım ve ikamet hakkı ! için yorumlar kapalı

Macron, Conte, Merkel ve Sanchez göçmenleri Avrupa’nın dışına itmektedir

Başlamakta olan küresel ticaret savaşının etkisiyle Trump, May, Şi, Putin ve sözde AB’de birleşmiş olan Avrupa güçlerinin liderleri, göçmenlerin topraklarına girmemeleri için yeni kanun ve önlemler çıkarmaktadırlar. İtalya’nın yeni aşırı milliyetçi hükumeti (5YH-Lig) ve içişleri bakanı Salvini 11 haziran tarihinde Libya’dan gelen ve 639 kişiyi kurtarmış olan SOS Méditerranée sivil toplum kuruluşuna ait Aquarius gemisinin İtalya’ya yanaşmasını engellemiştir.

Macron tarafından Fransa’da kabul edilmeyen gemi sonunda İspanya’da Valensiya kentinde kabul edilmiştir. Bu durumda geminin İspanya’da kabulü bir kurtuluş olarak görünse de, işin aslında yeni İspanya başbakanı Pédro Sanchez sadece göçmenlerin göçmen karşıtı kanuna maruz kalmadan bir buçuk ay hazırlanma süreleri olduğunu teyit etmiştir. Bu kanun polisin (özellikle Fas’tan gelen) göçmen gemilerini ve Fas’taki İspanyol topraklarındaki (Ceuta ile Melilla) göçmenleri geri göndermesine ve yasa dışı göçmenleri sınır dışı etmeden önce 60 gün alıkoymasına izin vermektedir. PP-PSOE-CiU partilerinin Extranjería kanunun, şubat 2018 tarihinde yürürlüğe giren ve sahte kağıtlar kullanırlarsa hapis tehdidine maruz kalan göçmenlerin hapis süresini uzatan, tüm temyiz müracaat haklarını azaltan Macron’un “İltica ve göç” kanunundan pek bir farkı yoktur. Aquarius’un göçmenleri Avrupa nüfusunun %1’inden azını oluşturan, bazen sınır dışı edilen ve sıklıkla kağıtları olmayan 2015 senesinden beri 2,4 milyon mülteci adayı gibi Avrupa’da insanca yaşama hakları olmayacaktır. 2017 senesinde Akdeniz’de 3700 göçmen ölmüştür.
Avrupa’daki baskın güç olan kapitalist Almanya, 2015 senesinde bir milyonu aşkın emekçiyi kabul ettikten sonra göçmenleri varış ülkelerine geri göndermeyi planlamaktadır. Faşizme kayan AfD partisinin temsil ettiği milliyetçilik dalgasının etkisiyle Merkel’in yönettiği CDU-SPD hükumeti AB’nin hudutlarına geri göndermeyi ağır bir şekilde uygulamayı öngörmektedir, bu arada da 2015 senesinden beri gelmiş olan göçmenleri en zor ve güvensiz işlere yönlendirmektedir. Çünkü, Avusturya, Macaristan, Polonya, Slovenya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Sırbistan hükumetlerinin gösterdikleri gibi, Avrupa’nın iş piyasası bu iş gücünden feragat edebilir. Göçmenlere mani olmak için duvarlar örülmekte, onlara yardım edenleri mahkum eden kanunlar çıkarılmaktadır. Kapitalizm her ülkede işçi sınıfının ve gençliğin bir kısmını git gide büyüyen bir sefalete itmekte kalmayıp göçmenleri günah keçileri olarak göstermektedir! Erdoğan diktatörlüğü ve başbakan Çipras (Syriza) ile göçmen karşıtı anlaşmalar bulunmaktadır, maksat ise o göçmenleri Türkiye’de (3,9 milyon kişi) ve Yunan adalarında tutmaktır. 2017 senesinden beri İtalya hükumeti Libya sahil korumasına yardım etmektedir ve mecburi çalışma ve tecavüzlere maruz kaldıkları Libya’ya, gelişlerine mani olmak için AB askeri gemiler vermiştir.

Göçler kapitalist sömürü ve savaşlardan kaynaklanır

Dünyanın her yerinde her devlet polisini ve adalet sistemini büyük emperyalist güçlerin (Çin, Rusya, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, Büyük Britanya…) yerkürenin büyük bölgelerine dayattıkları sefalet ve savaşlardan kaçan göçmenlere karşı kullanmaktadır. Fransa içişleri bakanı Collomb’un kanunu çocukların alıkoyulmasına izin verirken Trump, tepkiler sebebiyle geri adım atmak zorunda kalmış olsa da ebeveynlerin geri gönderilmeleri için Meksika’dan gelmiş olan göçmen ailelerin çocuklarından zorla ayrılmalarını üstlenmiştir. Ancak milyonlarca Latin Amerikalı fakirlikten ölmemek için Meksika hududunda hayatlarını tehlikeye atmaktadırlar. Her burjuvazi milliyetçilik ile yabancı düşmanlığını işçi sınıfını bölmek için ve sermayenin oluşturduğu ekonomik çöküşten yabancıları sorumlu tutmak için kullanmaktadır. Yakın geçmişte Macaristan başbakanı Orban göçmenlere yardım edenleri hapse mahkum eden bir kanunu oylattı. Avusturya’da başbakan Sebastian Kurz, İtalya ve Almanya ile “yasa dışı göce karşı gönüllüler ekseni” kurulabileceğini beyan etmiştir. İtalya’da Salvini “ülkenin yasa dışı göçmenlerden sokak sokak temizlenmesi” çağrısında bulunmuştur.
Bu büyük güçler, hem göçmen emekçilere engel olurlar, hem de, aynı zamanda piyasa paylarını ve büyük şirketlerini korumak için ilk sırada yer alırlar. Hissedarların kârı için polis ile ordu grevlere ve antikapitalist mücadelelere müdahale eder. Büyük kapitalist gruplar ve onların devletleri ezilen ülkelerde kitleleri aşırı sömürmek için tam da aynı şeyi yaparlar ve ülkenin güvenliğini eşkıyalara devrederler. Eğer şu veya bu başkan ya da bakan artık işe yaramıyorsa, Irak, Afganistan, Orta Afrika Cumhuriyeti ya da Fildişi Sahili’nde olduğu gibi askeri bir müdahale düşünülebilir.

Hudutların açılması için birleşik işçi cephesi!

Avrupa ve dışında göçmenlere karşı baskı dalgasına karşı işçi hareketinin(parti ve sendikalar) mesuliyeti gerici sınır dışı etme ve hudutları kapatma siyasetini onaylamak değil, kağıtlı olsun olmasın, göçmen olsun ya da olmasın, işçi sınıfının birliği için mücadele etmektir. Bu, gerek siyasi, gerekse ekonomik tüm göçmenlerin yerel emekçilerle aynı dolaşım ve ikamet haklarının savunulması için işçi hareketinin zamanında Komünist Partinin Manifestosu’nun yaptığı gibi milliyetçilikle faşizm ve yabancı aleyhtarlığına savaş açmasını gerektirir: bütün ülkelerin proleterleri, birleşin! Göçmenlerle insanlığa bir perspektif açan tek slogan budur.
Her ülkede böyle bir mücadele, herkes için aynı hak meselesini gündeme getirecek ve halk için ekonomik gelişmeyi, hudutların açılmasını, Avrupa Sosyalist Devletleri Birliğinde herkes için dolaşım ve ikamet hakkını sağlayabilecek tek iktidar olan işçi iktidarı meselesinin gündeme gelmesini gerektirecektir.

CoReP / Almanya, Avusturya, Fransa, Kanada

IKC / İspanyol Devleti

22 haziran 2018