Toplum, sınıflara bölünmüş olmasından beri aynı zamanda ataerkildir: olgun yaştaki erkekler kadınlara ve gençlere baskın çıkarlar. Kapitalizmin ortaya çıkmasından beri emekçi kadınlar genel olarak erkeklerden daha fazla sömürülmektedirler. Ayrıca, hukuki eşitliği kazandıkları yerlerde bile sömürülen sınıfların kadınları maaşı olmayan ev ve aile işlerinin büyük çoğunluğunu karşılamaktadırlar.
Nerede olursa olsun, “namus suçlarının”, cinsel tacizin ve tecavüzlerin esas kurbanları kadınlardır. Dünyada cinayete kurban giden kadınların yarısı yakınları tarafından öldürülmektedir.
Mafyacı bozulma (Meksika’da olduğu gibi) ve gerici savaşlar (Suriye, Irak, Sudan, Afganistan gibi ülkelerde olduğu gibi) özellikle kadınları etkilemektedir. Zorla fuhşa maruz kalanların %80’i kadınlardır (her sene 400000 ila 1,6 milyon kız ve kadın). Birçok kız kendi rızaları dışında evlendirilmekte ve cinsel sakatlanmalara maruz kalmaktadırlar (dünyada 100 ila 140 milyon kadın, kadın sünneti ya da firavun sünnetine maruz kalmıştır).
1973 ve 2009 küresel kapitalist krizlerinden beri tüm hükumetler tarafından kamu hizmetlerine karşı yapılan saldırılar kadınları doğrudan etkilemektedir. Şekli ne olursa olsun dinciliğin yükselişi baskıyı kuvvetlendirmektedir. Bazı ülkelerde ise gerilemeler meydana gelmektedir: Erdoğan doğum kontrolü ile kürtaja karşı vazgeçirici olmakta, Trump tüm dünyada kürtaj koşullarını zorlaştırmakta, Putin Rusya’da kocaların şiddetini suç olmaktan çıkarmaktadır…
Kadınlar daima maaşlı çalışanların bir parçası olmuştur, tüm ruhban sınıflarının buna karşı çıkmalarına rağmen. İlerlemiş ülkelerde maaşla çalışanların yarıdan fazlasını oluşturmaktadırlar. Ancak dağılımları dal ve meslek açısından eşitsizdir. Erkeklerden daha az ücret almakta ve iş güvensizliğinden, yarı zaman çalışmadan ve işsizlikten daha çok etkilenmektedirler. Ayrıca aileleri dahilinde ev işlerinin en önemli kısmını üstlenmektedirler.
Millî baskıya karşı mücadelenin burjuva ve küçük burjuva milliyetçiliğine bırakılamayacakları gibi, cinsel baskıya karşı mücadele kâh kadınları erkeklerle gerici bir şekilde karşı karşıya getiren kâh kadınlar için daha çok siyasî yönetici ya da kapitalist firma yöneticiliği isteyen burjuva ve küçük burjuva feminizmine bırakılamaz. Bu şekilde, #metoo kampanyası bir sinema prodüktörü tarafından kadın oyuncuların tecavüze uğramasını meşru kınamayla başlamıştı. Bazı kişiler bunu tüm evlilik dışı cinsel ilişki teklifini şiddet sayan muhafazakâr ahlakı tekrar canlandırmak için kullanmaktadırlar. Bir diğer saptırma ise güçleri ve varlıklarının gösterişini yapan bir avuç kapitalisti tüm erkekleri temsil edermiş gibi göstermektir.
8 mart İkinci Enternasyonal’in (1889-1914) çağrısıyla ve özellikle Marksist, devrimci ve enternasyonalist olan Clara Zetkin’in faaliyetinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Rus devrimi (1917) kadınlara oy hakkı vermiş, kürtajı yasal hale getirmiş, kızların eğitimini sağlamış ve diğer yerlerde de (Büyük Britanya, Almanya…) oy hakkının genişletilmesine olumlu etkide bulunmuştur. İspanyol devriminin (1936) kadınların özgürleşmesi için önceki tüm cumhuriyetçi partilerden daha fazla etkisi olmuştur. Bunun tersine, karşı devrimler (İtalya’da faşizm, Almanya’da Nazizm, SSCB’de Stalinizm, İran’da teokrasi…) kadınların aşağılanması ve geriye büyük bir adım anlamına gelmiştir.
Günümüzde, her yerde emekçi kadınlar ayağa kalkmaktadırlar: maruz kaldıkları baskıya karşı mücadelede ön saflarda yer almaktadırlar (İranlı, Polonyalı ve Amerikalı göstericiler gibi), millî baskı ve yabancı düşmanlığına karşı mücadeleye (Kürt kadın savaşçılar, göçmen militanlar, gömenlere destek olanlar gibi…) ve sömürüye (Bangladeş’deki ve tüm ülkelerdeki tabandaki kadın sendikacılar gibi) karşı mücadeleye iştirak etmektedirler.
Kapitalizm cinsiyetler arasında gerçek eşitliği sağlamaktan acizdir çünkü burjuvazi ataerkilliği ezilenleri bölmek ve kadınların ücretsiz ev işlerinden dolaylı yoldan istifade etmek için kullanmaktadır.
Kadınların özgürleşmesi için mücadele işçi hareketinin konusu olmalıdır. Gerek kadın, gerekse erkek emekçilerden türeyen sendikal teşkilatlar ve partiler kendi içlerinde ve toplumda maçolukla mücadele etmek sorumluluğunu almalıdır, ayrıca kadınların özgürleşmeleri için mücadelenin başını çekmelidirler. Maçoluğa son verecek yegâne şey küresel sosyalizmin kurulmasıdır.
Erkekler ve kadınlar arasında tam hukuki eşitlik! Dinler devletten ayrılsın! Karma ve laik eğitim!
Maaşların eşitliği! Küçük yaştaki çocukların kabul ve eğitimi için ücretsiz ve kaliteli çok sayıda yapı oluşturulsun!
Özgür ve ücretsiz doğum kontrolü! Reşit olmayan kızlar da dahil olmak üzere tüm kadınlar için tamamen ücretsiz kürtaj hakkı!
Collectif révolution permanente (Sürekli Devrim Kolektifi)
Internaciema Kolektivista Cirklo / İspanyol Devleti
Patronsuz Dünya / Türkiye
Tendência Marxista-Leninista / Brezilya