AB hudutları mültecilere açılsın, emekçiler için serbest dolaşım hakkı!

      AB hudutları mültecilere açılsın, emekçiler için serbest dolaşım hakkı! için yorumlar kapalı
1. İnsanların yer değiştirmeleri her zaman var olmuştur.

2. Güncel göçmenlerin büyük çoğunluğu öğrenciler ve maaşlı çalışanlardan oluşmaktadır.

3. İşçi sınıfı esasen uluslararasıdır, bilinçli proletarya tüm ayrımcılıklarla mücadele eder, her yerde hür dolaşım hakkının da dahil olduğu en yüksek demokrasiyi talep eder.

Çürümekte olan kapitalizm, nüfusun zorla ve şiddetli bir biçimde yer değiştirmesine sebep olmaktadır

4. Kapitalizmin hayatta kalması, çevre tahribine (ki buna bilhassa Kuzey ve Doğu Afrika ile Batı Asya’daki tarım ve kentlerin su teminini olumsuz etkileyen iklimsel ısınma da dahildir), işçi mücadelelerinin elde ettiği hakların sistematik tasfiyesine, devletleri parçalayan yeni sömürgeci müdahalelere, militarizme, “terörizme karşı mücadele” adına hürriyetlerin kısıtlanmasına, dini fanatizm ile faşizmin yükselmesine ve hudutların kapanmasına sebep olmaktadır…

5. Emperyalist güçler, suni bir şekilde hudutları oluşturmuş, sıklıkla despotik rejimler (askeri rejimler, mutlakiyetçi hanedanlar, vs.) kurmuşlar, büyük miktarda silah temin etmişler, tabii kaynakları yağmalamışlar, birçok defa (toprak sahipleri veya komprador kapitalistlere dayalı) gerici, dinci güçleri desteklemişlerdir.

6. Tüm dünyada sömürü ve yağmada bulunan çok uluslu firmalarının menfaatlerini muhafaza etmek için Avrupalı, Amerikalı, Rus ve Çinli hükumetler yabancı ülkelerde siyasi ve askeri müdahalelerde bulunmaktadırlar. Bilhassa Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’daki sözde demokratik devletler, Kuzey Afrika’daki askeri veya monarşik rejimleri (Fas, Cezayir, Mısır…), (Araplara ayrımcılık yapan ve Yahudi olmayanların göçünü reddeden) İsrail’in dini ve yerleşimci rejimini ve tüm dünyada Selefiliği yayan, İslamcı gericiliği finanse eden, inşaat, tarım ve ev hizmetlerinde göçmenleri acımasızca sömüren fakat bölgedeki mültecileri kabul etmeyen Körfez’deki İslamcı rejimleri korumaktadırlar.

7. Zevaldeki kapitalizme katılan yerel burjuvazilerin tümü sekter veya ırkçı siyasetler gütmüştür: Ermenilerin Türk burjuvazisi tarafından soykırımı, İsrail burjuvazisi tarafından Arapların Filistin’in büyük bir kısmından sürülmesi, Yahudilerin Baas rejimleri ile Nasırcılığın baskısı sebebiyle büyük göçü, tüm dünyada Suudi Arabistan tarafından yayılan Yahudi aleyhtarı, ataerkil ve Şii karşıtı propaganda, Suriye ile İsrail tarafından müsamaha gösterilen ve Körfez hanedanları ile İslamcı Türkiye tarafından finanse edilen cihatçılık.

8. Fransız, Britanyalı ve Amerikan emperyalizmleri Yakın Doğu’yu askeri olarak harap etmişlerdir. ABD ve müttefikleri Irak’ı (1991, 2003) ve Afganistan’ı (2001) işgal etmişlerdir, Fransa ve başka ülkeler ise Libya’da bombardımanda bulunmuştur (2011). Despotizme karşı Suriye halkı başkaldırdığında (2011), Esad halkını Rusya ile İran’ın desteğiyle bombalamıştır. Türk devleti 2015 senesinde Kürtlere askeri baskı uygulamıştır. 2015 senesinden beri Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri, ABD ve İsrail’in desteğiyle Yemen’i harap etmektedirler. 2014 yılından 2018 yılına dek Amerikan, Fransız, Kanada, İtalyan, Belçika, Hollanda… orduları İslam Devleti’nin kontrolü altındaki bölgeleri bombalamış, Türkiye ise bu iki ülkedeki PKK ile PYD’nin kontrol ettikleri bölgeleri bombalamış ve cihatçıların desteğiyle Suriye’nin bir bölümünü işgal etmiştir. Bunun neticesi milyonlarca kişinin yerlerinden edilmesi ve göç etmeleri olmuştur.

9. Kabiliyeliler, Cezayir’de ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Suriyeli muhalifler, burjuva Suriye devletinin eşi benzeri görülmemiş askeri baskısına ve kitlesel işkencesine maruz kalmışlardır. Irak’daki Sünniler, Şii milislerin şiddetinin hedefi olmuşlardır. Suriyeli ve Iraklı millî (Kürtler) ve dini (Şiiler, Yezidiler, Hristiyanlar) azınlıklar, İslam Devleti’nin İslamcı faşistlerine kurban gitmişlerdir. Zenciler, Libya’da, Sudan’da… ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Somali, Libya ve Suriye dağılmışlardır. Sudan daima kendi çevresiyle savaş halinde bulunmuştur. Eritre ise totaliter bir rejimdi.

10. Milyonlarca Suriyeli ve Batı Asya ile Doğu Afrika’daki diğer savaş, fukaralık ve despotizm mağdurları, bazıları kendi ülkeleri içinde, çoğunluğu ise komşu ülkelere kaçmışlardır (ki bu, onları kabul eden ülkeler için geçerlidir çünkü İsrail, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri… mültecileri reddetmektedir): Lübnan’a (1,1 milyon Suriyeli), Ürdün’e (0,6 milyon) veya Türkiye’ye (1,9 milyon).

11. 2017 senesindeki Yakın Doğu ile Avrupa’dan (yani Doğu ve hatta Güney Avrupa’dan) AB’nin Batı ülkelerine ve Büyük Britanya’ya göç akımının artışı her şeyden evvel zevaldeki kapitalizmin hayatta kalmasının, büyük kapitalist grupların tüm dünyadaki ve birkaç emperyalist ülkenin dünyanın kalanındaki acımasız baskınlığının neticesiydi. Bu akımların yavaşlaması, kısmen AB ve Büyük Britanya’nın bölge devletleri ile Libya’daki klikler tarafından göçmenlerin alıkonulmasını ve onlara yapılan zulmü finanse etmesine dayalıdır.

12. Hudutlar kapatıldığında göçler durmaz fakat daha tehlikeli bir hâl alır, bilhassa belgesiz emekçiler için devamlı korkuyu, onların aşırı sömürülmesini ve işçi sınıfının bir bütün olarak bölünmesi ve zayıflamasını da beraberinde getirir.

13. Hudutların kapatılmasının ve duvarlar örülmesinin bir diğer neticesi ise riskin ve ölüm oranının artmasıdır. Yüzbinlercesi insan kaçakçılarının şiddetine ve gaspına maruz kalmaktadırlar. Binlercesi boğularak veya cereyan akımına kapılarak ölmektedir.

Avrupa Birliği Devletleri büyük oranda suçludur

14. Kapitalist Avrupa hakiki yüzüne göstermektedir: devletler duvarlar ve dikenli teller örmekte, büyük çapta sınırdışı etmelerde bulunmakta, bazıları trenler ile mültecileri geri göndermekte, tümü suçlularmış gibi göçmenleri faşist ve yabancı aleyhtarı partilerin alkışlarıyla hürriyetlerinden mahrum bırakmaktadırlar.

15. 2016 senesinde Britanya’daki referandumda Evet’in zaferi yabancı aleyhtarı yalanlardan doğmuş ve devletin Batı Hint Adaları kökenli vatandaşlara karşı, faşist grupların ise Polonya’dan gelen emekçilere karşı ırkçı davranışlarını körüklemiştir.

16. İşin aslında mülteciler Avrupa hükumetleri tarafından öldürülmektedir, yani bazen ikiyüzlü, bazen de iğrenç açıklamalar yapan şu takım elbiseli adamlar ve kadınlar tarafından. 2017 senesinde AB’de yapılan 1240000 sığınma müracaatından sadece 538000’i içler acısı şartlarda kabul edilmiştir. Nüfusunun ihtiyarlaşmasına ve çalışacak işçi bulmakta zorluk çekmesine rağmen Almanya bile 2018 senesinde hudutlarında kontrolleri yeniden başlatmıştır.

17. AB, Fas’ın göçmenlere mani olmasına yardım etmek için 2018 senesinde 148 milyon avro aktarmıştır. Aynı yıl, 100000 göçmen Fas’da gözaltına alınmış ve ülkelerine geri gönderilmiş veya kamplara kapatılmışlardır. Libya’da birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışan klikler, Fransız ve İtalyan hükumetlerinden göçmenleri alıkoymak, dolayısıyla onları sömürmek, üzerindekileri çalmak, onlara tecavüz etmek ve onları köle yapmak için para almaktadırlar. Avrupa Birliği, İtalyan içişleri bakanı Salvini’nin görüşlerini benimseyerek Sophia misyonunun Deniz Kurtarma Misyonunu askıya almaya karar verdiğinden beri günümüzde Akdeniz’de gemi kazası yapanlar için hiçbir kurtarma sistemi mevcut değildir.

18. Syriza’nın yönettiği ve oluşmasına tüm reformcular ile tüm merkezcilerin destek verdiği Yunan hükumeti, göçmenleri büyük rakamlarda Paris ve Berlin’in işbirliği ile sınırdışı etmektedir ve böylece mültecilerin Türkiye’de sıkışıp kalmaları mekanizmasını tamamlamaktadır.

Proleter enternasyonalizmi yeniden yaşatmak

19. Emekçilerin hakiki vatanı, küresel işçi sınıfıdır. Milliyetçilik ve hudutların kapatılması emekçileri böler. Göçmen emekçiler sadece mağdur değildirler, tüm baskı görenler ve sömürülenler gibi harikulade dayanışma ve toplu mücadele kabiliyeti göstermektedirler.

20. Hristiyan kiliseler, asırlardan beri kapitalizmin hizmetine girmiş olsalar bile menfaatleri daima millî hükumetlerinki ile çakışmayan uluslararası teşkilatlardır. Finansal ve maddi yardımlarıyla dinî dernekler sıklıkla göçmenlere yardımla uğraşmaktadırlar ancak onların polise direnmelerine mani olmaktadırlar, Adalet sisteminin kararlarına boyun eğmeyi vaaz etmektedirler ve hiçbir zaman ayrımcı kanunların kaldırılmasını talep etmemektedirler.

21. Geleneksel “demokratik” burjuva partiler (PP, Tories, LR, CDU, OVP…) veya yenileri (LREM, Ciudadanos…), fukaralıktan ve baskıdan kaçanlara saldırarak yabancı aleyhtarı partilerin çizgisine gelme eğilimindedirler. Aralarındaki fark, yabancı zenginler ile kapitalistleri kabul etmek veya tüm Müslümanları düşman görmek noktasındadır. Faşizme kayan ve faşist partilerin millî emekçileri müdafaa etme iddiaları bir yanıltmacadan ibarettir: iktidara geldiklerinde tıpkı diğer partiler gibi burjuvazi için, yani teşkilatsız ve hakları bulunmayan bir kitle haline gelmiş işçi sınıfının zararına yönetimde bulunurlar.

22. İşçi sınıfından gelen ancak hakikatte sosyal-emperyalist olan partiler iktidara geldiklerinde daima burjuva partilerle aynı şeyi yapmışlardır (PCF, PS, Labour…) ve yapmaya devam etmektedirler (Syriza, SPD, PSB…). “Solun solundaki” partiler (Podemos, LFI, DL…) hükumete gelirlerse aynı şeyi yapacaklardır.

23. Sendikal teşkilatların başındaki bürokrasiler de her şeyden önce, kendi burjuvazilerini ve kapitalizmlerini müdafaa etmektedirler. Ancak sömürü yerlerine daha yakında, bazı sendikalar aşırı sömürülen yabancı emekçileri savunmakta, hatta onları teşkilatlandırmaktadırlar. Bu durumda bile sendikal aygıt bu mücadeleleri diğer emekçilerden yalıtma ve işçi aristokrasisi ile onun önyargılarına öncelik vererek yabancıları reddetme eğilimindedir.

24. Proleter enternasyonalizm hudutların mültecilere, emekçilere, öğrencilere açılmasını, herkese ikâmet belgesi verilmesini ve Avrupa’da yaşayan, çalışan ve öğrenimini sürdüren herkes için eşit haklar tanınmasını gerektirir. Göçmenleri savunmak için işçi teşkilatlarının birleşik cephesi:
Göçmenler için gözaltı merkezleri kapatılsın, tüm ayrımcı kanunlar kaldırılsın,
Bütün Avrupa’nın hudutları tüm emekçilere ve öğrencilere açılsın,
Mülteciler, emekçiler ve aileleri için istedikleri yere yerleşme hürriyeti,
Kadın olsun, erkek olsun, tüm emekçiler için eşit hak, tüm öğrenciler için eşit hak.

25. Millî burjuva devletleri devirmek, Sosyalist Avrupa Birleşik Devletleri ve küresel komünizmin önünü açmak için işçi enternasyonali tekrar kurulmalıdır.

GKK / Avusturya
GMI / Fransa
IKC / İspanya
PD / Türkiye